Bir çocuğun eğitimi öncelikle içerisinde bulunduğu ailede başlar ve çocuğun ilk öğretmeni anne ve babasıdır. Çocuğun doğduğu dünyaya adaptasyonu, tanıması, algılaması ve yorumlaması için anne ve babasının rehberliğine ihtiyaç duyar. Burada düşülen en büyük yanlış ise çocuğun okul çağına geldiğinde artık anne ve babasının rehberliğine ihtiyacının kalmayacağı ve yeni öğretmenlerinin oluşacağı algısıdır. Halbuki bir çocuk kaç yaşına gelirse gelsin anne ve babasına muhtaçtır. Nasıl rehberlik edeceğimiz değişim gösterse de o rehberlikten kopma söz konusu bile olamaz. Bu da bizlere anne baba olma yolunda sürekli kendimizi dinamik bilgilerle donatmalı ve çocuğumuza yetişen birer anne baba olmamız gerektiğini göstermektedir.
Hızla değişim gösteren dünyamızda nesiller arası yaş farklı olmamasına rağmen toplumsal büyük değişimlerin yaşandığı gözlemlenmektedir. Bu da x, y, z kuşakları gibi kuşakların oluşmasına neden olmuş ve kuşaklar arası çatışmayı meydana getirmiştir. Birbirinin dilinden anlamayı başaramayan bu kuşaklar büyük iletişimsizlik sorununa yol açmış ve empati yeteneğine büyük ihtiyaç duyulmuştur. İşte tam bu noktada çocuktan çok anne babaya iş düştüğünü görmekteyiz. Çocuklar ne kadar bilgiye çok hızlı ulaşılan bir toplum içerisine doğarlarsa doğsunlar, tecrübe denilen nimetten yoksun oldukları için öngörü yetenekleri anne babalar kadar iyi değildir. Burada rehberlik etmek, sonuçların önceden hesaplanabileceğini göstermek ve aldıkları kararların sorumluluklarını üstlenmelerini sağlamak anne babalara düşmektedir.
Tabi bu demek değildir ki çocuğumuzu saksıda yetişen bir bitki misali tamamen kendi isteklerimiz doğrultusunda yetiştirmeliyiz. Bu çok büyük bir yanılgı ve hata olacaktır. Unutulmaması gerekir ki o da kendi kişilik özelliklerine sahip, içerisinde bambaşka cevherler taşıyan bir bireydir. Çocuğumuzu iyi gözlemleyerek, ona ait olan özelliklerini iyi tanıyarak bu yönleri doğrultusunda kendi hayallerini ve hedeflerini bulmasını sağlamaktır. Öyle ki her bir insanın çok özel olarak, kendine has yeteneklerle ve bir amaç doğrultusunda dünyaya geldiğini unutmamak gerekir. O halde çocuğunuzun ne tür bir maden olduğunu bilirseniz ve doğru işlerseniz ondan harikalar yaratabilirsiniz. Bu tıpkı bir kömürden elmas elde etmeye benzer. Kömür olarak yakmak da elinizdedir, elmas olarak işleyip çok değerli bir taş elde etmekte elinizdedir.
Anne babalıkta ikinci evrenin başladığı dönem aslında çocuğunuzun okula başladığı dönemdir. ilkokul'a başlaması sizin sorumluluklarınızı hafifletmez. Aksine artmasına neden olur. Bu bilinci kaybetmeden hareket ettiğinizde çocuğunuzdaki başarıda ne denli rol oynadığınızı da yakından görebilirsiniz. İlk sorumluluğunuz gerçekten de mutlu olarak ve okumayı severek okul hayatına başlayacağı okulunu ve öğretmenlerini doğru seçmeniz olacaktır.
Bu makaleyi okudunuz mu?
Çocuklar okula başladığında yapılan ilk hata ise sorumluluklarını ona yükleyememenizdir. Anne baba olarak çocuğunuza kıyamayıp, onunla sorumlulukları arasında tampon görevi üstlendiğiniz anda en büyük kötülüğü kendi çocuğunuza yapmış olursunuz. Çünkü bu çocuğunuzun birey olmasını engelleyici bir durumdur.
Çocuğum kendi kararlarını almalı ve istediğini özgürce yapmalı algı ile onu serbest bırakmak da diğeri kadar çok büyük bir hatadır. Çünkü yetişkin bireyler olarak hayatın her zaman isteklerimiz doğrultusunda gitmediğini tecrübe ettiğimiz için bunu çocuğumuza da göstermeliyiz. Adabı muaşeret kurallarını, toplumsal sorumlulukları ve düzeni öğretmenin başlıca görevimiz olduğunu unutmamak gerekmektedir.
Bu iki hatadan da fark edileceği üzere bir çocuğun yetiştirilmesinde ve eğitiminde fark edilmesi gereken çok ince detaylar ve dengeler mevcuttur. Bu dengeyi sağlayamadığınızda sonucu çocuğunuza felaket olarak dönecektir. Bu hatalara düşmenize neden olacak şey ise kendi çocukluğunuz ve anne babanızın size olan yaklaşımı olacaktır. Unutmayın çocuğunuz sizin çocukluğunuz değil ve siz de kendi anne babanız değilsiniz. Eğer bir çocuk sahibi olduysanız ise düşen ilk görev o halde kendinizi eğitmek ve anne baba olmaya hazırlamak olacaktır.
Tüm sorumlulukların ışığında her koşuluna hazır olduğunuz anne babalık sonucu sizi bekleyen veli olma durumu kaçınılmaz olduğunda aslında yapılması gereken belli şeyler olduğunu fark edeceksiniz. Eğitimde asla tek ayaklı bir düzen olamaz. Öğrenciyi başarıya getiren basamaklar öğretmen, öğrenci ve anne babanın beraber inşa ettiği basamaklardır. Tek birinde bile eksiklik veya isteksizlik olsa sonuç hüsran olacaktır. Bu hüsrandan kastımız ise öğrencinin kendi potansiyelinin altında kalmak demektir.