Günümüz şartlarında ülkemizde ve dünyada kullanılan birçok eğitim sistemi yaklaşımları yer almaktadır. Bu eğitim sistemleri birdenbire ortaya çıkmış sistemler değildir. Bu eğitim sistemlerine yön veren ve temelini oluşturan pek çok düşünürün savunucusu oldukları değişik yaklaşımların sonrasında oluşmuş sistemlerdir. Bu eğitim sistemi yaklaşımlarının bazıları:
Rudolf Steiner 1919 yılında Warldorf yaklaşımını geliştirmiştir. Bu yaklaşımın amacı eğitimi bir sanata dönüştürebilmektir. Çocukların bütün gelişim alanlarını çok yönlü ve dengeli gelişimlerine yönelik çalışmaları içermektedir. Çocukların bireyselliğine, özgüvenlerine ve bütünlüklerine önem verilmektedir. Müzik ve sanatla keşfederek, tecrübe ederek yaşantılarını geliştirebilmeyi amaçlamaktadır. Rekabetin doğru olmadığını, yardımlaşma ile toplumsal bağlılık duygusunu kazanabilmelerinin mümkün olduğunu savunan bir yaklaşımdır. Sınıf ortamlarında doğal malzemelerden, açık renklerden ve sade üretilmiş mobilyalar kullanılmasını gerekli görmektedir. Eğitim kurumlarının iç mekânlarının renklendirilmesi öğrenme bakımından önemli rol oynaktadır. Eğitime ailelerin katılımı önemlidir. Warldorf öğretmenlerinin her biri emniyet, heves ve saygı benzeri duyguları benimsemektedir.
Montessori yaklaşımı, bir eğitimci ve fizikçi olan Dr. Maria Montessori tarafından geliştirilmiştir. Bu model pek çok ülkede uygulanmaktadır. Montessori yaklaşımı bireysel eğitime dayalı bir yaklaşımdır. Her bir çocuğun kendisine has birer birey olduklarını ve kendi kapasitelerine uygun öğrenebildiklerini kabul edilmektedir. Bu yaklaşımda eğitimde çocuklara araştırma, deneme, hatalar yapma ve yaptıkları hatalarını düzeltmeleri için imkânlar tanınmalıdır. Bilgiler çocukların anlayabilecekleri ezberciliğe sevk edilmeden somut yöntem ve malzemelerle sunulabilmelidir. Çocuklara konforlu bir ortamda çeşitli duyu organları ile öğrenebilmeleri ve keşfedebilmeleri sağlanmaktadır. Sınıfların katılıma teşvik edecek şekilde düzenlenmesine özen gösterilmektedir. Doğallık ve gerçeklik önemli olandır. Bu yaklaşımda öğretmenler, öğretici değil öğrenci davranış şekillerini gözlemleyerek yaklaşım oluşturabilen rol model olması gerekmektedir.
İtalya’da Reggio Emillia kasabasında 2.dünya Savaşı sonrasında çocukların eğitim alabilmeleri için yapılmış olan girişimlerle doğan yaklaşımdır. Zamanla bütün dünyada kullanılan eğitim sistemleri arasında yerini almıştır. Bu yaklaşımda çocukların eğitimleri için toplum, aile ve okul iş birliği içerisinde çalışmalıdır. Çocukların yaşamlarını anlamlandırabilmeleri için aramış oldukları cevapları kendi çabaları ile bulmalarını gerekli görmektedir. Çocukların gelişim alanlarının desteklenebileceği yaratıcı ve somut bir ortam hazırlanması gerekmektedir. Tasarımlarının oldukça sade olmasına ayrıca özen gösterilmelidir. Sınıf ortamının büyük bir alana sahip olması ve bu alan içerisinde mutlaka aynaların bulunması gerekmektedir. Çocuklar bilgi üretebilmek, aktif şekilde tecrübeler edinmek ve araştırmak için zihinsel, duygusal ve sosyal kaynaklara sahip olabilmelidir. Bu yaklaşımda öğretmenlerin amacı ise çocukların projeler üretebilmelerine imkân verebilmek olmalıdır.
ABD’de 1962 yılında Hıgh/Scope Yaklaşımı David P. Weikart ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş olan bir yaklaşımdır. Piaget’in kuramlarından ilham alınılmış günümüzde de birçok ülkede uygulanmakta olan okul öncesi dönemine ait eğitim yaklaşımı olarak bilinmektedir. Bu yaklaşım çocukların etkinliklerle öğrenmelerini ve kendi kendilerine planlayıp uygulamalarını savunmaktadır. Temelinde, çocukların karar alabilme mekanizmalarının geliştirilebilmesi, kendi tercihlerini yapabilmeleri için sorumluluk alabilmelerini sağlayabilme, yeteneklerinin ve öz disiplinlerinin geliştirilmesinin mutlaka desteklenmesi yer almaktadır. Çocukların kendilerini rahatlıkla ifade edebilen, girişken, sorgulayıcı, yaratıcı ve başkalarının görüşlerine saygılı birer birey olarak yetiştirilebilmelerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Çocuk etkin öğrenme ile merakları çerçevesinde yeni bilgiler keşfederek üreterek problemlerini çözebilmektedir.
1916 yılında bir eğitimci olan Lucy Sprague Mıtchell öncülüğünde oluşturulmuş yaklaşımdır. Bu yaklaşım okulda öğrenilmiş olan bilgilerin yaşamla ilişkili ve anlamlı olması gerektiğini savunmaktadır. Her yaş çağında eğitimi önemsemekte olan ve kabullenen bir eğitim sistemi yaklaşımıdır. Yapılmış olan araştırmaların sonuçlarında çocukların yalnızca bilişsel gelişimleri değil, duygusal, fiziksel, sosyal ve estetik gelişimlerinin de önemli olduğu kanısına varılmıştır. Bu yaklaşım eğitim dönemleri boyunca kullanılmış olan materyallerden en iyi şekilde yararlanabilmeyi, fikirlerin çevre ile paylaşımını ve etkileşimin sürekliliğini öne sürmektedir. Öğrenen, uygulayan, öğrenen ve deneyimler kazanan çocuklar yetiştirebilmeyi hedeflemektedir.
Bu Haberi Okudunuz Mu?